28 Haziran 2024 Cuma

SESSİZLİĞİ HAYKIRIŞI: KADINLARIN YENİDEN DOĞUŞU

Bir kalabalığın ortasında sessizlik çökerse, bir kız doğar derler. Sessizlik, bazen bir çağın ağırlığını taşır; bazen de bir kadının yüreğinde biriken fırtınaların habercisidir. Toplumumuzda sessizlik, çoğu zaman bir zayıflık, bir boyun eğiş sanılır. Oysa sessizliğin ardındaki uğultu, dinlemeyi bilenler için bir isyanın, bir direnişin yankısıdır. Hele ki susan bir kadınsa, söyleyecekleri dağları devirebilecek güçteyken susturulmuşsa, o sessizlik sağır edicidir. Kadın, konuşmasının yankı bulmayacağını, sözlerinin erkek egemen dünyanın duvarlarına çarpıp geri döneceğini bildiği için susar. Bu susturulmuşluk, feodal bağların, patriyarkal düzenin, babanın, ağabeyin, hatta küçük erkek kardeşin gölgesinde büyüyen bir zincirdir.

Kadınların sesi, tarih boyunca bastırılmıştır. Evde, sokakta, iş yerinde, siyasette, her alanda sessiz olmaları beklenmiştir. Makbul kadın, susan kadındır; gülmeyen, kahkaha atmayan, sesini yükseltmeyen kadındır. Kahkaha, adeta bir isyan çığlığıdır; siyasal iktidarların bile tehdit saydığı, toplumsal düzeni sarsan bir desibeldir. Kadınların fısıltıları bile bu düzen için bir tehlikedir, çünkü o fısıltılar birleştiğinde, erkek egemen senfoninin ritmini bozan bir aksaklık yaratır. Kadınların sesi, patriyarkanın dansını altüst eden bir melodidir.

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...