Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2022 Cuma

Ömür Hanımla Güz Konuşmaları

 

…Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin.

 

Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı… ve yüzüm ömrümün atlası; düzlükleri bunaltı, yükseklikleri korku, uçurumları yıkıntılarımla dolu bir engebeler atlası. Yaşamak bir can sıkıntısı mıdır Ömür hanım?

Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize?

22 Aralık 2017 Cuma

DİRENİŞİN RUHU: FİLİSTİN ŞİİRİ*

Filistin... Kenanlılara vaat edilen topraklar... Üç dinin kutsal kenti. Kanın çığlık attığı coğrafya... Her dince yasaklanmış olduğu halde öldürmenin “rutin” ve “doğal” olduğu kanlı topraklar. Emperyalist hegamonyanın en dolaysız ve perdelenmeye bile hacet duyulmayan kanlı yüzünün sureti...

Şiirin gelişimi çoğunlukla insanın ve toplumların tarihi ve evrimiyle beraber ele alınmıştır. Zira şiir de yaşamdan fışkırır ve hayatın en has seslerinden, eylemlerinden, devinişlerinden beslenir. Şiir, kimi zaman söz ve büyü arasında bir yerde kimi zaman da doğrudan hayatın söze yansıması olagelmiştir. Nasıl ki “büyü”, gerçek tekniğin eksikliklerini tamamlayan aldatıcı bir teknik olarak ele alınır, şiir de gerçek hayatın eksik parçalarını ağırlıklı olarak duygulara seslenerek ifade eder. Bunu yaparken realiteye ters düştüğü de olur. Tıpkı kaçınılmaz bir ölümle pençeleşen şairin, denizin ortasında, gözlerini göğe dikip; “Parlak yıldız, ben de senin gibi değişmez olsam” (Keats) diyerek şiirin büyüsüne sığınması gibi.
Şiir için toplumsal gelişimin aynası demek abartılı bir ifade olmaz. Çünkü şiirin içeriğinden, yapısal özelliklerine kadar toplumsal gelişim ile şiirin gelişimi arasında bir koşutluk vardır. Her ülke edebiyatında bu ilişki farklı biçim ve içerikte, çeşitli yoğunluklarda, doğrudan ya da dolaylı olarak şiirde yansısını bulmuştur. Ülkelerde yaşanan olaylar, insana ilişkin tüm duygular, büyük ve sarsıcı değişimler, ihtilaller, felaketler... hepsi şiirin konusu olmuştur. 

23 Ekim 2016 Pazar

ÖYKÜ VE ŞİİR ARASINDAKİ FARKLAR

Öykü, Şiir ve Oyun Metni Arasındaki Farklılıklar

Sanatın gelişimi zaman içerisinde yeni türlerin ve ifade şekillerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır. En eski kaynaklara gidildiğinde dahi yazınsal türler ve kaynaklara dair kesin kanılara varmak mümkün olmuyor. Edebi türlerin gelişimi çoklukla birbirine içkin ya da birbiriyle ilişki içinde gerçekleşmiştir. Zaman içerisinde bir türün içinden yeni türlerin doğduğunu görmekteyiz. Günümüzde her bir yazınsal türün kendine has özellikleri bulunsa da her bir türün bir diğeriyle şu ya da bu bakımdan ilişkili olduğunu söylemek abartılı olmaz.

1 Aralık 2014 Pazartesi

DİVAN ŞAİRLERİ

13. YÜZYIL

HOCA DEHHANİ

13. yüzyıl ile 14. yüzyıl arasında yaşadığı kabul edilen Hoca Dehhani'nin yaşamına ilişkin kesin bilgiler bulunmamaktadır. İsmnin sözcük anlamı nakışçı olan Dehhani’nin bu lakabı da nasıl aldığı bilinmemektedir. Kendisine dair tek belgesel bilgi, bilinen tek kasidesidir. Bu kasidede Horasan'dan Anadolu'ya geldiği ve yine oraya dönmek istediğini ifade eden bir beyit vardır.

Yüz urup tapuna geldi icâzet ver ana şâhâ

Ki yine devletinde ben görem mülk-i Horâsânî

(Çevirisi: Ey şah, yüz sürerek huzuruna geldi(m), ona (bana) icazet (izin) ver saltanatın döneminde Horasan memleketini yine göreyim.)

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...