"Eylül toparlandı gitti işte /Ekim filan da gider bu gidişle" diye noktalanıyor şiir...
"Acıyor" şiirinin müellifi Turgut Uyar, sözcüklerin gücünü katlarcasına "Tarihe gömülen koca koca atlar /Tarihe gömülür o kadar" diyerek koca bir destanı çıkarıp önümüze seriyor: Doğanın ve var oluşun zorunluluklarını...
Aslında bu şiir ne zamandır parça parça aklımda. Son kısmı geçen gün bir sohbette düştü aklıma. Sonbahar geldi çattı ya... Ankara'nın en kasvetli zamanları ya. Aslında bu açıdan bakınca bir umut da var sanki şiirin içinde... Yoksa ben mi öyle avutuyorum kendimi. Yani o kadar kırıklık içinde her şeyin geçeceğine dair derin ve belli belirsiz bir umut, değişimin kaçınılmazlığı...
Eylül bir mevsim simgesidir pek çok kez. İnsanların ona yükledikleri tüm anlamların ötesinde bir şey değildir aslında Eylül. Ne hüzün ne ayrılık ne yalnızlık... Eylül, eylüldür sadece. Eylül, ne hüznü bilir ne farkındadır yarattığı tüm çağrışımların! "Tarihe gömülen koca atlar / Tarihe gömülür o kadar".
Eylül, eylüldür o kadar...
"Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Dikey ve yatay mutsuzluktan
Mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor"