Tragedya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tragedya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2022 Pazar

KRAL LEAR OYUNUNUN ANALİZİ

Kral Lear, Shakespeare’in en ünlü tragedyalarındandır. Oyun kısaca yaşlandıktan sonra tahtını kızları arasında paylaştırıp kenara çekilmek; yaşamının son demlerini zevk ve sefa içinde geçirmek isteyen Kral Lear’ın tercihlerini yaparken düştüğü hataları ve bu hatalar sonucunda vardığı insani olgunluk düzeyini konu alır. Shakespeare bu oyun üzerinden, kusurlu olmanın farkındalığını ve bu yolda yaşanan serüvenleri, oyunun çok katmanlı dünyasından hareketle anlatmaya girişmiştir. Tabi bu yolda aile dinamikleri kadar güç ve iktidar ilişkilerini de sorgulamaya girişir. İlk defa 1606’da sahnelenen bu trajedi, genel olarak kasvetli bir atmosferde geçer. Özellikle oyunda özel ağırlığı olan bir fırtına sahnesi vardır ki anlatının bütünü ve iletisi açısından özel bir ağırlığa sahiptir.

Kral Lear, tahtını, üç kızı (Goneril, Regan ve Cordelia) arasında bölüştürecekken bunu bir kibir törenine dönüştürür. Karar verirken de kibrinin, parlayan duygularının etkisi altında kalan Kral Lear, iki kızına mirasta öncelik tanıyarak ilk trajik hatasını gerçekleştirir. Bundan sonra ise yaşadığı hayal kırıklıkları ve ihanetler ile deliliğe doğru kademeli olarak ilerler.

29 Nisan 2017 Cumartesi

KLASİK TRAGEDYALAR İLE SENECA TRAGEDYALARININ KARŞILAŞTIRILMASI



Tragedyalar, yaşamın acıklı, ders niteliği taşıyan ve insanı ve onun duygu durumlarını etkilemek üzerine kurulmuş, kendine özgü kuralları olan oyunlardır. Esas olarak ahlaki bir sonuç ve ders çıkarmayı hedefleyen bu oyunlarda yüksek erdem örnekleri ortaya konulur.

Aristoteles’e göre tragedya: “Tragedya belirli bir uzunluğu olan, oyunun çeşitli bölümlerinde belirli biçimde süslü bir dilin kullanıldığı, anlatı yapmayan ancak sahneleyen insanlar tarafından gerçekleştirilen, acıma ve korku yoluyla bu gibi duyguların sağılımı [katharsis] gerçekleştiren, ciddi ve tamamlanmış  olaylar dizisinin [praxis] yeniden sunumudur [mimesis].”  şeklide tanımlanır.
Bu tanımdan hareketle tragedya, izleyicilerde güçlü duygusal reaksiyonlara neden olan olayların, şiirsel bir ifadesi olarak da değerlendirilebilir.

Yine aristoya göre tragedyanın başarısı izleyicide “acıma ve korku” duyguları uyandırmasıyla ölçülür. Çünkü ahlaki bir ders çıkarmak için güçlü bir duygusal sarsıntının ortaya çıkması gerekir. Bunu da güçlü oyun kişileri eliyle (Tanrılar, krallar, asiller vb.) gerçekleştirir. Kahramanların eylem ve durumlarının olumludan olumsuza taşınmasıyla yaratılan kırılma yoluyla da eylemsel bir forma dönüşür.

POETİKA IŞIĞINDA KRAL OİDİPUS OYUNUNA BAKMAK

Aristoteles’in 4. Yüzyılda kaleme aldığı Poetika adlı eser, şiir ve tiyatro hakkında kapsamlı ve derli toplu bilgi veren ilk eser olması hasebiyle önemli bir kaynak eser olarak kabul edilmektedir. Eserde “tiyatro” olarak değerlendirilen yegane tür “tragedya”dır.  Tragedya birçok yönden ele alınmış ve ayrıntılı olarak bir tragedyanın nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Aristoteles, Poetika’da birçok defa Kral Oidipus’u ideal bir tragedya olarak nitelemiş ve tragedyayı açıklarken Kral Oidipus’a sık sık göndermeler yapmıştır. Buna göre Poetika’da adı geçen başlıca kavramlar şunlardır:

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...