Aristoteles’in 4.
Yüzyılda kaleme aldığı Poetika adlı eser, şiir ve tiyatro hakkında kapsamlı ve
derli toplu bilgi veren ilk eser olması hasebiyle önemli bir kaynak eser olarak
kabul edilmektedir. Eserde “tiyatro” olarak değerlendirilen yegane tür
“tragedya”dır. Tragedya birçok yönden
ele alınmış ve ayrıntılı olarak bir tragedyanın nasıl olması gerektiği üzerinde
durulmuştur. Aristoteles, Poetika’da birçok defa Kral Oidipus’u ideal bir
tragedya olarak nitelemiş ve tragedyayı açıklarken Kral Oidipus’a sık sık
göndermeler yapmıştır. Buna göre Poetika’da adı geçen başlıca kavramlar
şunlardır:
Mythos:
Konu, öykü anlamına gelmektedir. Aşağıda Oidipus mytosu kısaca özetlenmiştir.
Oidipus
Mytosu: Labdakos'un
oğlu Laios, Thebai'de kraldır. Karısı İokaste bir çocuk doğurur. Tanrı Apollon,
çocuğun babasını öldüreceğini haber verir. Laios ile karısı, böyle korkunç bir
felâketten kurtulmak için, bebeğin ayaklarını bağlatıp çocuğu Kithairon dağına
attırırlar. Böylelikle ondan kurtulduklarını sanırlar. Dağda sürülerini
otlatmakta olan bir çoban, çocuğu kurtarır, Korinthos kralı Polybos ile karısı
Merope'ye verir; onlar da çocukları olmadığı için onu evlât edinirler.
Bağlarının tesiriyle ayakları şiştiğinden, çocuğa Oidipus adını verirler.
Çocuk,
Korinthos'ta Polybos'un sarayında büyür. Günün birinde, bir tartışma sırasında,
kendisine "uydurma evlât" diye hakaret edildiğinden, içine şüpheler
düşer, kalkıp Delphoi'ye, Apollon'un kâhinine başvurur. Kâhin ona kimin oğlu
olduğunu söylemez, ama babasını öldüreceğini, anasıyla evleneceğini haber verir.
O da Polybos ile Merope'nin sarayından kaçar. Asıl felâketleri işte bundan
sonra başlar, çünkü Oidipus, anası babası bildiği insanlardan kaçmakla kendini
tehlikeden uzaklaştırdığını sanmaktadır.
Kithairon
bölgesinde, bir üç yol ağzında, bir arabaya rastlar. Arabada Thebai kralı,
Oidipus'un öz babası Laios vardır. Kral da, yanındaki adamlar da, yoldan
çekilmesi için Oidipus'a bağırırlar; öfkelenen Oidipus, arabaya saldırır,
kendisini de hırpaladıkları için, elindeki sopayla arabadaki adamı,
yanındakileri yere serer, öldürür. Yoluna devam eder, Thebai kapılarına
yaklaşır. Sphinks adlı canavar, yol üzerinde oturmuş, gelip geçenlere bilmece
sormakta, çözemeyeni parçalamaktadır. Taios'un ölümünden sonra Thebai'yi idare
eden ve kraliçe İokaste'nin kardeşi Kreon, şehri canavardan kurtaracak olana
Thebai tahtını vaat etmiştir. Oidipus, talihini denemek ister; canavar ona
bilmecesini sorar: "Sabahleyin dört, öğleyin iki, akşam üç ayakla yürüyen yaratık
hangisidir?", Oidipus da şöyle cevap verir: "İnsandır; çocukluğunda
iki eli, iki ayağıyla yürümeye çalışır; büyüdüğü zaman iki ayarıyla yürür;
ihtiyarlığında da bir değneğe dayanır". Yenilen canavar, hırsından kendini
öldürür. Oidipus böylece Thebai tahtına geçer, anası kraliçenin kocası olur.
Ondan iki erkek (Eteokles, Polyneikes), iki de kız çocuğu dünyaya gelir
(Antigone, İsmene). Hiç farkına varmadan, Apollon'un bildirdiği felâketler de
gerçekleşmiş olur. Thebai'de çok sevilen, sayılan bir kral hayatı yaşadığını
sanır. Çok geçmez, şehirde veba, kıtlık baş gösterir. Delphoi'deki kâhine
danışırlar; Laios'u öldürenin Thebai'de yaşadığını, felâketin asıl sebebinin bu
olduğunu, onu bulup şehirden atmadıkça belâdan kıırtulamayacaklarını bildirir. Oidipus
bu işi kendi üzerine alır, öldüreni araştırmaya başlar. Ne yazık ki, sonunda
bütün şüpheler kendi üzerinde toplanır, gerçeği anlar. Duyduğu acının, utancın
tesiriyle gözlerini kör eder, yanından ayrılmayan kızı Antigone'nin
kılavuzluğunda memleketinden çıkar. Atina yakınındaki Kolonos kasabasına
sığınır. Orada, işlediği korkunç günahların kefaretini çıkardıktan sonra,
esrarlı bir şekilde dünya yüzünden kaybolur... (Kral
Odipus, MEB, 1992, s.14-16)
Tragedyanın
Tanımı: “Ahlaksal bakımdan ağırbaşlı, başı sonu olan, belli
bir uzunluğu bulunan bir eylemin taklididir; sanatça güzelleştirilmiş̧ bir dili
vardır; içine aldığı her bölüm için özel araçlar kullanır; eylemde bulunan
kişilerce temsil edilir” (Aristoteles 22)
Trajedinin
amacı: Poetika’da
Tragedyanın amacı arınma olarak açıklanmıştır. Bu ise arınma anlamına da gelen katharsise kavramıyla ifade edilmiştir. Oidipus’ta,
kahramanın annesiyle evlenmesi, babasını öldürmesi ve kardeşlerinin babası
olduğu bir durumda talihi karşısında acze düşmekte bunu gören izleyici de kendini
dünyevi tutkulardan uzaklaştırarak arınma eğilimine girmektedir.
Prologos:
Bu bölüm, oyunda Kral Oidipus’un sarayın önünde görünmesiyle başlar, Kreon'un
Delphoi'den haberler getirmesi, Oidipus'un Laios'u öldüren adamı bulup ortaya
çıkarmayı vaadetmesi üzerine, saray önünde toplanmış olan halkın Rahip ile
birlikte çıkıp gitmeleriyle biter. (s.1-5)
Epeisodionlar:
Koro parçaları arasındaki her bir bölümdür. Buna göre Oidipus’ta dört epeisodion
vardır. (Oidipus ile kâhin Teiresias arasında geçen sahne, kendini savunmak
isteyen Kreon ile Oidipus arasındaki tartışma sahnesi, habercinin Polybos'un
öldüğünü bildirdiği bölüm ve Laios'un eski kölesi çobanın gelip her şeyi
anlattığı bölüm)
Mimesis:
Bu kavram genel olarak “taklit”
anlamına gelmektedir. “O halde epos,
tragedya, komedya, dithrambos şiiri ile flüt, kitara sanatlarının büyük bir
kısmı, bütün bunlar genel olarak taklittir (mimesis).” (s. 11)
Aristoteles’ göre, “Tragedya, korku ve acıma uyandıran
eylemleri taklit etmelidir.” (s.36)
Parados:
Prologos bittikten sonra koronun sahneye girdiği zaman söylediği ilk parça. Oyunda:
“Ey tatlı sesi, Zeus’un!
Zengin Delphoi’den
Ünlü Thebai’ye
Nedir söyleyeceklerin?…”
diye başlayan koro şarkısı “parados” bölümünü oluşturmaktadır. (s. 6-9)
Stasimonlar:
iki Epeisodion arasında Koro'nun söylediği parçalar. (Kral Oidipus’ta dört
Stasimon bulunmaktadır.
Anagnorisis
(Tanınma): Oidipus’un gerçek kimliğini öğrenmesi ve içinde
bulunduğu durumun ve kaçamadığı kehanetin gerçekleştiğinin farkına varmasıdır. Laios’un
kölesinin Oidipus’un yaşamını anlatmasıyla anagnorisis ortaya çıkar.
Bütün
bu tanınmalar arasında en iyisi, olayların kendiliğinden ortaya koyduğu
tanınmalardır. Bu tanınma, tümüyle olası olayların sonunda umulmayan bir şeyin
belirmesiyle ortaya çıkar. (Poetika, s.48)
Pathos
(Acı veren eylem): Oidipus’un hem annesi hem karısı olan
kadının kendini öldürmesi, Anagnorisis sonucu kahramanın yaşadığı talihsiz
olaylar ve kader karşısında teslimiyete düşüp iğnelerle gözlerini kör etmesi,
Haberci: En kısa cümleyle verilecek haber: Kraliçemiz İokaste öldü.
Koro
Başı: Bahtsız kadın! Kim sebep oldu ölümüne?
Haberci:
Kendini öldürdü…
Hamartia
(Trajik hata): Oidipus’un babasını bilmeden öldürmesi.
Yine farkında olmadan kendi öz annesiyle evlenmesi
Kithairon
bölgesinde, bir üç yol ağzında, bir arabaya rastlar. Arabada Thebai kralı,
Oidipus'un öz babası Laios vardır. Kral da, yanındaki adamlar da, yoldan
çekilmesi için Oidipus'a bağırırlar; öfkelenen Oidipus, arabaya saldırır,
kendisini de hırpaladıkları için, elindeki sopayla arabadaki adamı,
yanındakileri yere serer, öldürür.
Peripetie
(Baht Dönüşü / Talihin Dönüşümü): “Eylemlerin düşünülenin tam tersine
dönmesidir.” Oidipus’ta lanetli kişinin kahramanın
kendisi olduğunun ortaya çıkması. Laios’un kölesinin Oidipus’un yaşamını
aydınlatasıyla gelen anagnorisis, peripetie ile örtüşmüştür.
Oidipus'ta
çoban, sevindirici bir haber vermek, onu annesiyle ilgili korkulardan kurtarmak
için Oidipus'a gelir. Ama, Oidipus'un geçmişini örten örtüyü kaldırmakla da
düşündüğünün tam tersi bir etki yapar. (Poetika, s.
34
Exodos:
Eserin
sonu demektir. Kahinin korkunç kehanetinin gerçekleştiğinin ortaya çıkması,
Oidipus’un çocuklarıyla olan sahne ve koro başının sözleri üzerine tragedyanın
sona ermesi…
Kaynakça
[1] Sophokles, Çev: Bedrettin
TUNCEL, Kral Oidipus, M.E.B. Yayınları, Ankara, 1992
[2] Sophokles, Çev:
Bedrettin TUNCEL, Kral Oidipus, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Yayınları, istanbul,
2015
[3] Sevda ŞENER, “Günden
Bugüne Tiyatro Düşüncesi”, Dost Kitapevi Yayınları, Ankara, 2000
[4] Aristoteles, Çev.
İsmail TUNALI, Poetika, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2007
[5] Aristoteles, Çev.
Semih Fırat, Poetika Şiir Sanatı Üstüne, Can Yayınları, İstanbul, 2008
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler