![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgB_uXXDqcUeTGT5Xv6uzxmHRS5IPjQ28ELr_yjxINyf-j5nB-mX_div1iw6VjHoTpSCInwS2XuXYIiLGfkxsHL0MFUqHuoVYdUArqwRAjQaz2PV9qqTsaC9Ee2aRWaBOHom7oJpM_5HzpW/s320/MV5BMDRlODdmZWUtNDU4ZS00ZGVhLTg4NjUtNGEyM2RhNTYyMmMzXkEyXkFqcGdeQXVyNzE2MjU3Mzk%2540._V1_.jpg)
Zilha'nın
yerleştiği ev bir müteahhit evidir. Burada burjuva yaşam tarzına dair bir
eğitim bile alır. Zilha’nın bu evin sahibi zengin iş adamıyla evleneceğini
öğrenen Ali, buna büyük öfke duyar. Zilha’yı kaçırmaya karar verir; ancak Zilha
yerine evin hanmını kaçırır. Bu arada
kendisine bir oyun oynandığını anlayan Zilha, Ali'ye geri döner ve onunla
evlenir. Ali ile Zilha'nın gerdeğe girdikleri gece dayısının gerçek katili olan
Cafer çıkagelir. Aslında patronlar Ali’yi öldürsün diye kiralanmışlardır
Cafer’i. Büyük hakaretler ederek Ali’ye seslenen Cafer’e daha fazla
katlanamayan Ali, yavuklusundan ayrılıp Cafer’in karşısına çıkıp onu öldürür. Ali
bir belayı daha kondulardan savuşturmuş olur. Olay yerine gelen polisler Ali'yi
hapse götürürler. Böylece, söylenceye dayalı her şey gerçeğe dönüşmüş olur.
Yazar bize ne söylüyor?
Bu
oyunda istemeden adı bir cinayete karışan Ali adlı oyun kişisi üzerinden,
kentlerdeki sınıfsal çatışma mekân ekseninde gözler önüne serilmiştir.
Burjuvazinin ve siyaset mekanizmasının çürüyen, yozlaşan hali ile kentlerin yanı
başında serpilen yeni bir yerleşim alanı olan gecekondulardaki yaşam mücadelesi
ve bu toplumsal katmanlar içindeki bozulmalar da oyunun bir başka boyutunu
oluşturmaktadır. Aslıda yazarın bize tam olarak ne anlatmak istediğini yine
kahramanın ağzından da özetleyebiliriz: “Bu dünyada namuslu insaniyetli oldun
mu alaya alınıyorsun. Zorba, katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun.”[1]
[1] Haldun
Taner, Keşanlı Ali Destanı, Bilgi Yayınevi, 11. Basım, İstanbul, 2007, S. 70
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler