29 Nisan 2017 Cumartesi

HALDUN TANER: KEŞANLI ALİ DESTANI

Keşanlı Ali’nin yaşadığı gecekondu mahallesinde bir cinayet işlenir. Öldürülen kişi, Ali'nin sevdiği Zilha'nın dayısıdır. Nasıl olduysa cinayet Alinin üstüne kalır. İşlemediği suçtan ötürü mahpushaneye düşer, burada da bazı olaylara karışır. Tüm bunlar Ali’yi iyice meşhur eder. Böylece gecekondularda yaşayanlar arasında, Ali'ye karşı, gittikçe büyüyen bir ilgi, sevgi ve korku oluşur. Nihayetinde Ali cezasını çekip gecekondu mahallesine döner. Tam döndüğü sıralarda da muhtar seçimleri gündemdedir. Mahpushane yaşantısı içerisinde kurnazlığı öğrenen Ali birtakım hilelerle başvurarak, rakiplerini bir bir ekarte ederek muhtarlık seçimlerini kazanır. Böylece mahalledeki hâkimiyeti ve etki gücü daha kurumsal bir hal alır.  Artık, gecekondu bölgesine dair her şey, iyisiyle kötüsüyle ondan sorulur. Bu süreçte Zilha’ya da yaklaşmaya çalışır. Ama Dayısının katiliyle birlikte olmayı kendine yediremeyen Zilha ondan iyice uzaklaşır. Ali’nin gerçeği anlatmasına rağmen bunu kabul etmez, gerçeği herkese ilan etmeden ona yaklaşmayacağını bildiri. Daha sonra Zilha, şehirde bir konağa yerleşir.


Zilha'nın yerleştiği ev bir müteahhit evidir. Burada burjuva yaşam tarzına dair bir eğitim bile alır. Zilha’nın bu evin sahibi zengin iş adamıyla evleneceğini öğrenen Ali, buna büyük öfke duyar. Zilha’yı kaçırmaya karar verir; ancak Zilha yerine evin hanmını kaçırır.  Bu arada kendisine bir oyun oynandığını anlayan Zilha, Ali'ye geri döner ve onunla evlenir. Ali ile Zilha'nın gerdeğe girdikleri gece dayısının gerçek katili olan Cafer çıkagelir. Aslında patronlar Ali’yi öldürsün diye kiralanmışlardır Cafer’i. Büyük hakaretler ederek Ali’ye seslenen Cafer’e daha fazla katlanamayan Ali, yavuklusundan ayrılıp Cafer’in karşısına çıkıp onu öldürür. Ali bir belayı daha kondulardan savuşturmuş olur. Olay yerine gelen polisler Ali'yi hapse götürürler. Böylece, söylenceye dayalı her şey gerçeğe dönüşmüş olur.

Yazar bize ne söylüyor?
Bu oyunda istemeden adı bir cinayete karışan Ali adlı oyun kişisi üzerinden, kentlerdeki sınıfsal çatışma mekân ekseninde gözler önüne serilmiştir. Burjuvazinin ve siyaset mekanizmasının çürüyen, yozlaşan hali ile kentlerin yanı başında serpilen yeni bir yerleşim alanı olan gecekondulardaki yaşam mücadelesi ve bu toplumsal katmanlar içindeki bozulmalar da oyunun bir başka boyutunu oluşturmaktadır. Aslıda yazarın bize tam olarak ne anlatmak istediğini yine kahramanın ağzından da özetleyebiliriz: “Bu dünyada namuslu insaniyetli oldun mu alaya alınıyorsun. Zorba, katil oldun mu saygı, itibar görüyorsun.”[1]


[1] Haldun Taner, Keşanlı Ali Destanı, Bilgi Yayınevi, 11. Basım, İstanbul, 2007, S. 70

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...