![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4HA0I-GPKPg28LZKy0fZLMnIcLkWjaYhdpF7PAU07zs9jiwKpdnc4aE5sgRkLwMqMzIv_d7O-OG8gHhjQGS50lclJXW6pWrs9aA-C2xMZ0Ty0nGTQdu75vmlEZ9Fop5e7E3GTXpf-m1nS/s320/18889.jpg)
Toplumsal ilişkiler içerinde kendini var etmeye başlayan insanın bu gelişim evresi onu diğer canlılardan kalın bir çizgiyle ayırmaya vesile olmuştur. Bu evrimsel süreçteki sıçrama hem fizyolojik hem de doğa ile mücadele noktasında insanı diğer canlılar karşısında egemen bir konuma taşımıştır denilebilir. Bu kopuş insanın doğanın bir parçası olan varoluş sürecinden büsbütün bir kopuş anlamına gelmemektedir.
İnsan, ilksel dönemlerden bu yana, değiştirerek de olsa, taşıdığı birçok özü bağrında taşıyarak bugünlere gelmiştir. İnsanlığın ilk dönemlerine dair birçok bilinmezi bugünkü insanı anlama çabasında ortaya çıkarmaktayız. Bu anlamda insan, keşfedilmemiş sınırlarıyla kendisi için bir gizem olmayı sürdürmektedir.