20 Ekim 2017 Cuma

AİSKHYLOS: ZİNCİRE VURULMUŞ PROMETHEUS ÜZRİNE

Bilinç ver özgürlüğün simgesi olan Premetheus’u güçlü kılan bilinci ve bilgeliğidir. Bir taraftan Zeus’un öfkesinden sakınmamaktadır.

Zeus'a türlü biçimlerde meydan okumakta, bilicilik gücüyle de onu kaçınılmaz sonu karşısında telaşa düşürmektedir.

Bu güçlü mit, edebiyattan felsefeye kadar pek çok alanda derin etkiler yaratmış, sanatsal metaforların geliştirilmesinde dikkat çeken bir figür olmuştur.



Kişiler:

Prometheus

Kratos (güç)

bia (zor)

Hephaistos (Prometheus’u zoraki olarak zincire vuran Tanrı)

Okeanos ve kızları

Hermes

İo

Koro

Yer: prometheus’un zincire vurulduğu kayalıklar.

Zaman: Prometheus’un zincire vurulduğu gün.

Olay ve Mitosun Özeti:  Prometheus, eski Tanrılara karşı Zeus’un safında yer alarak onu iktidar yolunda desteklemiştir. Ancak iktidara geldikten sonra insanların yok oluşa sürüklendiğini gören Prometheus, Olimpos’un en güçlü tanrısı Zeus’tan ateşi çalıp insanlara vermiş. Buna büyük bir öfke duyan Zeus, bir Tanrı olduğu için öldüremeyeceği Prometheus’u sonsuz acılar çekmek üzere kayalıklara bağlatmıştır.

Istırabını büyütmek için de karaciğeri bir kartal (bazı kaynaklarda akbaba) tarafından her gün parçalanmış, acılara gark edilmiştir. ( Eski zamanlarda, karaciğer, tüm arzuların ve ihtirasların oturduğu yer olarak tanımlanırdı.)

Bu oyunda “ateş” bilgiyi, sanatı ve aklı temsil eden bir simgedir. Oyunun trajik noktası Prometheus’un iyilik yaparken tarifsiz bir cezalandırma ile karşılaşarak sonsuz acılara mahkûm edilmesidir. Dolayısıyla oyunda simgesel olarak Prometheus, adalet ve hak adına acı çekmektedir.

Kimilerine göre bu oyunda simgesel olarak “insanın durumu” anlatılmıştır. Doğası gereği asi olan, otoriteye boyun eğmeyen ve yeri geldiğinde otoriteyi çiğneyerek isyan eden insan ve yine onu cezalandıran insan yapımı sistemler (devlet, hukuk vs). Burada her bir Tanrısal taraf birtakım insanlık durumlarını temsil etmektedir.
Zincire Vurulmuş Prometheus, birçok tragedyada gördüğümüz gibi politik bir oyundur. Bir devrimi ve devrimin kendi taraftarlarını yok etmeye yönelmesini konu alır. Yeni bir kuşağın eski kuşağı devirip iktidarı ele geçirmesidir söz konusu olan.

Zeus Titanlardan olan Kronos’u devirip onun egemenliğine son verip kendi egemenliğini kurar. Kronos güçlüdür, zeus güçlü ve akıllı. Güç akılla birlikte Kronos’u alt etmiştir. Akıldan bağımsız bir güç ancak kör ve kendi sonunun hazırlayıcısıdır. Zeus’un da sonunu zaten bu güç sarhoşluğu ve akıl yoksunluğu getirecektir. Kısacası Kronos’ta olduğu gibi Zeus’ta da akıl kaba kuvveti galebe çalacaktır.

Prometheus’un bilici bir Tanrıdır. Geleceği görebilir. Bu yeteneği sayesinde Zeus’u zora düşürmüştür ki son eylemi ile sabır taşırmıştır. Narteks kamışı[1] (Rezene sapı) içinde ateşi çalıp insanlara vermesidir bu eylemi. İşte tragedyada da Prometheus’un bu cezalandırılma aşaması konu edilir. Bu mit içten içe insanın kendi öz gücünün bilincine varmasını ve Tanrıya (iktidara) karşı ayaklanmasını salık verir. Tabi bu eylem ancak aklın rehberliğinde gerçekleştiğinde insanı zafere taşıyabilecektir.

Bilinç ver özgürlüğün simgesi olan Premetheus’u güçlü kılan bilinci ve bilgeliğidir. Bir taraftan Zeus’un öfkesinden sakınmamakta, ona türlü biçimlerde meydan okumakta, bilicilik gücüyle de onu kaçınılmaz sonu karşısında telaşa düşürmektedir.

Burada bildiğimiz manadaki özgür-tutsak kavramları tersine dönmüştür. Gücünün sarhoşluğuna kapılan Zeus kaderinin kölesidir aslında ve ne yaparsa yapsın kaçınılmaz olarak sonunu hazırlamaktadır. Akıl ve sağduyuyu elinde tutan Prometheus ise zincirli kayada bütün Tanrılardan daha özgürdür aslında. Çünkü gücünün bilincindedir. Bilincin insanı özgür kılabilecek varlık olduğuna dair sayısız gönderme de bundandır.

Aslında Zeus ihtirasları ve güç zehirlenmesi yüzünden sadece ona isyan eden Prometheus’a değil, Zeus yüzünden İo’nun da yaşadıkları anlatılır. Zeus’un son bir çabayla Hermes’i Prometheus’a göndererek ondan iktidarının varlığını koruyacak sırrı istemesinden sonra Prometheus’un zincirli olduğu dağlar sarsılır ve Okenos’un kızları ile Prometheus sahneden kaybolur. Bu noktada Prometheus’un özgür kalıp kalmadığı belirsiz kalır.
Özellikle oyunun sonundaki sözler Prometheus’un cezasının sürdüğüne işaret eder gibidir. Oyun şu sözlerle noktalanır:

“söz değil artık bu, olayın ta kendisi!
sarsılıyor yer
ta derinlerden,
sesler geliyor gök gürültüsü gibi.
kıvrım kıvrım sarıyor gökleri yıldırım,
bir hortum kaldırıyor tozu toprağı,
birbirine giriyor havanın bütün solukları,
rüzgarlar rüzgarlarla savaşıyor,
gökler denizlere karışıyor.

bu işte besbelli zeus'un
beni korkutmak için çıkardığı kasırga.
ey yüce anam benim,
ve ey sen
dünyaya ışık salarak dönen gökyüzü,
gör uğradığım haksız belaları!”[2]


[1] Kimi çevirilerde Narteks kimisinde de Rezene olarak gösterilen bu bitkinin her ikisini ifade ettim.
[2] Aiskhylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, Çev: Azra Erhat- Sabahattin Eyüboğlu,İş Bankası Yayınları, 3. Basım İstanbul, 2015, s. 45

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...