Dario
Fo’nun Hayatı
Dario Fo, 1926 yılında Varese’de
doğmuştur. Milano’da mimarlık eğitimi alırken yazdığı siyasal güldürü niteliğindeki
oyunlarıyla ustalığını ortaya koymuş, bu durum kısa zamanda tanınmasına vesile
olmuştur.
Özellikle “kabare” tarzındaki
gösterilerinin başarı kazanması üzerine radyolarda birtakım monologlar dizisi
yayımlamıştır. Güldürülerinin güncel sorunları işlemesi, siyasileri hicvetmesi
egemenleri rahatsız etmiş olmalı ki çok kez kovuşturmalara uğradı.
Metin Balay’ın Halk Tiyatrosu ve Dario Fo
adlı eserinde Dario Fo’nun tiyatro yaşantısını dört bölümde ele alınmıştır:
“Birinci bölüm, Dario Fo’nun eşi Franca
Rame ile birlikte kurduğu topluluğun öncesi yıllarını kapsamaktadır.
Çocukluğundan 1958 yılına kadar olan bu dönem, Franco Parenti, Giustuno Durano
gibi yazar ve oyuncularla oluşturduğu bir toplulukla çalışarak, Fo tiyatrosunun
pek çok öğesini biriktirdiği ve bir araya getirdiği hazırlık dönemidir.
İkinci bölüm,1958’de,eşi Franca Rame ile Dario
Fo-Franca Rame topluluğunu kurduğu, ‘Burjuva Güldürüleri’ adını verdiği çeşitli
fars ve vodviller oynadığı, ustalığını geliştirip pekiştirdiği ve giderek
kendini tiyatro çevrelerine ve seyircilerine tartışmasız bir şekilde kabul
ettirdiği 1958-1968 yılları arasıdır. Bu dönemde oynadığı oyunlarla Fo, İtalyan
Hükümeti’ni, emperyalizmi ve Katolik Kilisesi’ni açıkça eleştiriyordu. Bu
nedenle, Fo ve Rame’nin İtalyan Radyo ve Televizyonu’ndaki çalışmaları
yasaklandı.
Üçüncü bölüm, Nuova Scena ve Colletivo
Teatrole La Commune adlı tiyatro topluluklarıyla birlikte fabrikalarda, işçi
derneklerinde sahnelediği oyunlardır. Daha çok politik nitelikli olan bu dönem 1968-1973
yılları arasını kapsar.
Dördüncü bölüm, Colletive Teatrole La
Commune topluluğunun bir anlaşmazlık sonucu ikiye ayrılmasıyla kendi
yönetimindeki bölümüyle sürdürdüğü çalışmalardır ki, politik niteliği sürmesine
rağmen, daha çok kendisi ve eşi Rame üzerine yazdığı oyunlar ön plana çıkmaya
başlamıştır. 1973 yılından sonrasını kapsar. Bu topluluk kiralık salon
bulmamak, kaçırılma tehdidi, hapis cezası ve benzeri engellemelere karşın
çalışmalarını sürdürdü ve izleyicilerin büyük desteğini kazandı.
Dario Fo’nun ünü zamanla bütün Avrupa’ya
yayıldı. Öyle ki 1997 yılında ‘Nobel Edebiyat Ödülü’ ne layık görülmüştür. Bu
anlamda yakın zamanda kaybettiğimiz Fo, çağımızın yaşayan en önemli siyasal
hiciv / güldürü oyun yazarları arasında ismini hakkıyla yazdırmış bir isimdir.
Yazarın
Tiyatro Anlayışı
Dario Fo’nun bazılarını tek başına yazdığı,
sonrada ise Franca Rame ile birlikte yazdığı oyunlara bakıldığında, eserlerde
politik içerikle birlikte daima bir mizah unsuruna rastlamaktayız. Fo’nun politik eleştirilerini
okuyucuya/izleyiciye dolambaçlı söylem ve yollar yerine doğrudan metne içkin
bir biçimde yansıttığını söylemek zordur. Aslında yer yer bu yaklaşıma aykırı
yollar da izlediği görülür. Bu anlamda mesajını yalınkat ve standart bir
biçimde ileten bir yazar olduğunu söylemek mümkün değildir.
Fo, daha çok bilindik durumları güldürü
tarzında işleyerek okurunu düşünmeye sevk etmeyi amaçlar.
“Dario
Fo ve Franca Rame’nin tavırlarını halktan yana koyduklarını ve günümüz
koşullarında halk tiyatrosu kavramına çok yakın bir tiyatro anlayışı ile
tiyatro yaptıklarını söylemek yanlış olmaz. Dario Fo ve Franca Rame’nin
oyunlarında anlatıcıların var oluşu, sık sık farsların kullanılması gibi
karakteristik özellikleri ilk bakışta gözümüze çarpar.”[1]
Dario Fo’nun sanat anlayışının özetini
aslında kendi ifadeleriyle özetlemek gerekirse şu alıntı yapılabilir: “Üniversitelerde ya da sahnede kendini
dinletme şansı olan entelektüel insanlar olarak sorumluluğumuz, öğrencilere
nasıl kollarını kaldıracaklarını, nasıl oynayacaklarını, nefesleri nasıl
kullanacaklarını öğretmek değil. Sadece bir tarzı öğretmek yeterli değil,
onlara etraflarında neler olduğunu anlatmalıyız. Kendi hikâyelerini anlatmak
zorundalar. Dönemi hakkında bir şey söylemeyen herhangi bir tiyatro, edebiyat
ya da sanatsal ifade yaşamıyor demektir.”[2]
Dario Fo ve Franca Rame’nin “Tek Kişilik
‘Diyalog” adlı oyunu “Kadın Oyunları II” adı altında yayınlanmıştır. Bu
oyunların temel özellikleri cinsellik, aydınlanma, sömürü ve feminizm
kavramlarıyla özetlenebilir. Oyunlarda baş oyun kişileri haliyle kadınlardır.
Oyunların dili ve kurgusu rahatça sergilenmeye uygundur. Öyle ki basit bir
dekor ve “herhangi bir yer” oyunları sergilemek için yeterli görülür.
Üzerinde çalıştığım bu oyun son olarak 2016 yılında Füsun
Demirel’in çeviri ve uyarlamaları yoluyla farklı oyunlarının bir kolajı şeklinde
sahneye uyarlanmış. Aşkı ve cinselliği ironik bir üslupta anlatan Franca
Rame-Dario Fo çiftinin bu oyunları “Aşk
Dersleri” adı altında sahnelenmiştir.
Oyunun Özeti
“Bir Kadın” ve “Bir Erkek” olmak üzere iki temel
karakteri olan oyun prolog bölümüyle başlar. Burada “aktris” adıyla kısa bir
sunumu yapılır oyunun sonra “Aktris” oyun kişisi olan “Bir Kadın” oluverir.
Aktris, sahneye “14. yüzyıl stilinde bir gecelikle”
girer. Oyunun bir güldürü olduğunu, ortaçağda geçen iki anlatıya dayandığını ve
oyunun genel gidişatını özetler.
Ardından oyuna geçilir. Oyun genel olarak bir kadının konuşması,
genç aşığının ise ancak nadir ve tek tük sözcüklerden oluşan yanıtlarından
ibaret bir oyundur. Her ne kadar adında “dialog” geçse de esasen oyun bir monoloğu
andırmaktadır.
Sahne açıldığında kadın yukarıda odasının pençesinde
aşığını gözlemektedir. Anlatımdan anladığımız üzere sağanak hâklinde bir yağmur
vardır dışarıda. Kadının ailesi evde ve uykudadır aşığını sessizce ve gizlice
odasına alıp onunla beraber olur. Cinsel birlikteliklerinin ayrıntılarının
oyundaki konuşmalar yoluyla yansıtılması da oyunun dikkat çekici bir başka
özelliğidir.
Bütünüyle bir cinsel birlikteliğin
sergilendiği bu oyun haliyle cinsel tatminle son bulur. Oyunun sonunda kadın sevgilisini
uğurlarken ona yarın gece yine gelmesini tembihlerken aynı zamanda okuyuculara
bu birliktelikten ne büyük haz duyduğunu da anlatmaktan geri durmaz.
Oyun bir şarkı ile son erer.
BİR OYUN
REJİSİ ÖRNEĞİ
Oyunun rejisinde yazarın anlatımına mümkün
olduğunca bağlı olmaya çalışılmıştır. Bu anlamda oyundaki yönergeler de ağırlıklı olarak
dikkate alımıştır.
Genel olarak aydınlatılmış bir sahnede,
zaman gece yarısı olarak seçilmiştir. Dışarda şiddetli bir yağmur vardır. Yağmur konuşmalardan
da önce seslerle (yağmurun çatıya vuran sesi ve gök gürültüsüyle)
yansıtılmıştır.
Sahne iki katmanlı olarak hazırlanmıştır.
“Aktris” sahne önüne gelip açıklamasını yaptıktan sonra sahnenin oda biçiminde
döşenmiş orta geri kısmına geçecek ve olaylar temelde bu kısımda geçmiştir.
İlk sahnede dışarda yağmurun altında
bulunan erkekse sahnenin sağ tarafında dipte seyirciye en yakın noktada
duracaktır. Bu kısım sahnenin geri kalanına göre daha alçak olacaktır. Böylece
kadın yukarıdan aşağıya aşığına seslenecektir. Erkek “yukarı” çıktığında bir en
sağda bulunan bir perdenin gerisinden sahnenin ortasında bulunan hafif yüksekçe
yere geçecektir.
Sahne önünde, orta kısımda, seyircinin
görebileceği bir pencere vardır. Yükseltinin sağında bir yatak, solunda bir
mangal ve sandalye vardır.
Sahne karanlıktır. Genel gece ışığı
dışında sadece kişileri aydınlatan lokal ışık kullanılacaktır. Sağdaki sehpa
üzerinde de bir mum yanacaktır.
Aktris Ortaçağ stilinde bir gecelikle
sahneye girer oyunun hikâyesini özetler ve ardından bir oyun kişisi olarak
oyuna geçer...
[1] Pınar
Çağlar Birdal, Dario Fo ve Franca Rame’nin ‘Açık Aile’ oyunundaki ‘Antonia’
Rolüne Çalışma Süreci, YL Tezi, İstanbul, 2011
[2] Tom Behan,
Dario Fo: Revolutionary Theatre, Pluto Press,2000 Derleyen: Pınar Gümüş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler