Adnan Yücel 27 Mart 1953 tarihinde Elazığ’da doğar. Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü ile Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümünü bitirir. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra Çukurova Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalışır. “Ter Şiirleri” başlıklı ilk şiirleri “Yeni Adımlar” dergisinin 24.12.1974 tarihli sayısında çıkmıştır. İlk şiir kitabı “Kavgalara Sözlenen Sevda” 1979’da yayınlanır.
(şiir, müzik, edebiyat, sanat, sinema ve kültür yazıları... Pek şahsi yazılar güncesi...)
15 Şubat 2024 Perşembe
14 Şubat 2024 Çarşamba
MENSUR ŞİİR NEDİR? MENSUR ŞİİR İLE KLASİK ŞİİRİN KARŞILAŞTIRILMASI
Mensur Şiir
Ø Duygu ve hayal dünyamızı etkileyebilecek bir konuyu, kısa ve çarpıcı bir şekilde, şiirin cümle yapısını ve ahengini koruyarak, şairane bir hava ile ölçü ve uyağa bağlı kalmadan anlatan edebi türdür.
Ø Bu türe “artistik nesir” de denir.
Ø Türk edebiyatında mensur şiire “mensure” adı verilmiştir.
Ø Bu şiir türü, 19. yüzyılda Fransız edebiyatında ortaya çıkmıştır.
Ø Türk edebiyatına Tanzimat’tan sonra Fransız edebiyatından yapılan şiir çevirileriyle girmiştir.
Ø Bu türün Türk edebiyatında Batılı anlamdaki ilk temsilcisi “Halit Ziya Uşaklıgil”dir.
Ø Halit Ziya, bu türde iki eser vermiştir: Mensur Şiirler, Mezardan Sesler.
13 Şubat 2024 Salı
ALEXANDRA KOLLANTAİ: BİR SOSYALİST KADININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
1872’de devlet memuru bir subayın kızı olarak dünyaya geldi. İyi bir eğitim gördü. Birçok ülke gezdi ve bu sayede birçok yabancı dil öğrendi.
19. yüzyılın sonunda
sosyalist düşünceyle tanıştı. Birinci Dünya Savaşı öncesinde özellikle toplumsal
sorunlar ve kadınların özgürleşmesi konularıyla ilgilendi.
Paris’teyken Lenin’le
karşılaştı.
1914’te Almanya’da savaş
karşıtı bir konuşma yüzünden tutuklandı. Zorlu çabalardan sonra 1917’de
Rusya’yageçti. Ekim Devrimi’ne katıldı. Birçok işçi ve kadın toplantısında
konuşmalar ve örgütlenme faaliyetleri yürüttü. Petrograd’ta dört bin çamaşırcı
kadının gevinin örgütlenmesinde öncü rol oynadı. Aynı dönemde Kerenski Hükümeti tarafından
tutuklandı. Gorki ve Krassşn’in çabalarıyla, kefaletle serbest kaldı. Yasağa
karşın “Kadın İşçiler Konferansı’nın Önündeki Görevler” adlı makalesini
Pravda’da yayımladı.6 Kasım’ı 7 Kasım’a bağlayan ayaklanma gecesini Smolny’deki
ayaklanma karargahında geçirdi.
Sovyetlerin İkinci
Kongresinde Halk Komiserleri ilk meclisinde devletin sosyal yardımla görevli
halk komiserliğine getirildi.
Çocuklara süt dağıtılmasından kreşler ve çocuk yuvaları açılmasına kadar bir dizi konuda mücadele etti. Analığın Korunması’na ilişkin yasayı kaleme aldı. Evlilik Yasası’na ilişkin ilk tasarı ondan geldi.
ÖLÜM, YAŞAM, VAROLUŞ
Bugün hep "varoluş" üzerine düşündüm. İnsanın varlığını sürdürmesi, sürdürme biçimi, bundan vazgeçemeyişi...
Nazım bir şiirinde: “En acayip gücümüzdür yaşamak / öleceğimizi bilip / öleceğimizi mutlak...” diye yazıyordu. Bunu ilk okuduğumda yine garip bir duyguya kapıldığımı hatırlıyorum; ama o günlerde bu “durum”un benden çok uzak olduğunu düşünmüş olmalıyım ki üzerinde fazla durmadım.
Ölüm düşüncesi zaman zaman gelip yokluyor beni. Böylesi anlarda “anlamsızlık” kapısı sonuna kadar aralanıyor. “Neden” sorusu çalkalanıyor beynimde. Sahi neden?!
NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"
Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...
-
Mısra-i Berceste Nedir? Berceste, edebiyatta öz, güzel, latif, ince anlamlı, kolayca hatırlanan, yapısı sağlam dize ya d...
-
Çağının tanıklığını yapmak kuşkusuz bir aydın tutumu olarak ifade edilir. Ama bu tanıklık öyle anlar olur ki yetersiz kalır ve alelâde gerçe...
-
Rus gerçekçiliğinin öncü yazarlarından olan Çehov’u kendinden önceki yazarlardan ayıran en önemli etkenlerden biri, hayata geniş bir penc...