14 Şubat 2024 Çarşamba

MENSUR ŞİİR NEDİR? MENSUR ŞİİR İLE KLASİK ŞİİRİN KARŞILAŞTIRILMASI

Mensur Şiir Nedir?

Mensur şiir, duygu ve hayal dünyasını etkileyen bir konuyu kısa, çarpıcı ve şairane bir üslupla, şiirsel ahenk ve cümle yapısını koruyarak, ancak ölçü ve kafiyeye bağlı kalmadan ifade eden edebi bir türdür. Bu tür, "artistik nesir" olarak da adlandırılır ve nesir formunda yazılmasına rağmen şiirsel bir etki yaratır. Türk edebiyatında mensur şiire “mensure” denir. 19. yüzyılda Fransız edebiyatında ortaya çıkan bu tür, Türk edebiyatına Tanzimat dönemiyle birlikte Fransız edebiyatından yapılan çeviriler aracılığıyla girmiştir.

Türk edebiyatındaki ilk önemli mensur şiir temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil’dir. Halit Ziya, bu türde iki önemli eser kaleme almıştır: Mensur Şiirler ve Mezardan Sesler. Örneğin, Halit Ziya’nın Mensur Şiirler’den bir parçası şu şekildedir: “Gecenin kuytusunda bir yıldız fısıldadı bana, sessizce… Uzaklarda bir ışık, bir umut, bir hayal… Kalbim titredi, sanki sonsuzluğa dokunuyordu ellerim.” Bu parçada, dize yapısı olmamasına rağmen cümlelerin ritmik akışı ve duygusal yoğunluğu, şiirsel bir etki yaratır.

Mensur şiirde en başarılı eserlerden birini ise Mehmet Rauf vermiştir: Siyah İnciler

Mehmet Rauf’un bu eserinden bir bölüm şöyle:

 “Bir gece, ay ışığının gölgesinde, ruhum bir aynaya dönüştü… Her damla gözyaşımda, yıldızların yansıması saklıydı.”

Burada, ölçü ve kafiye olmamasına rağmen, imgeler ve ritmik üslup, mensur şiirin ruhunu yansıtır. Bu türde eser veren diğer önemli isimler arasında

Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir Erozan ve Saffet Nezihi yer alır. Hüseyin Cahit Yalçın’dan bir örnek ise şöyledir: “Rüzgâr fısıldıyor dalların arasında… Sanki bir ninni, sanki bir ağıt… Gökyüzü, mor bir yorgan gibi örtüyor üstümüzü.” Bu cümleler, nesir formunda olsa da yoğun bir duygusal atmosfer sunar.

Mensur şiir, yoğun duygusal anlatımı ve imgelerle zengin üslubuyla dikkat çeker. Şairane bir dil kullanılmasına rağmen, klasik şiirde görülen katı kurallardan uzak bir yapıdadır. Bu nedenle, hem nesir hem de şiir arasında bir köprü görevi görür.


Mensur Şiir ile Klasik Şiirin Karşılaştırılması

Mensur şiir ile klasik şiir arasında temel yapısal ve üslup farkları bulunur. Bu farkları detaylı bir şekilde inceleyelim:

1. Temel Birim

Klasik şiirin temel birimi dizedir. Dize, şiirin ritmik ve ahenkli yapısını oluşturur. Örneğin, Yahya Kemal Beyatlı’nın bir dörtlüğü:

“Akşam, yine akşam, yine akşam,
Göllerde bu dem bir kamış olsam,
Dalgaların dindiği bir yerde,
Hüzünle, sessizce uyusam.”

Bu dörtlükte her dize 11’li hece ölçüsüne uygun yazılmış ve “akşam/olsam” ile “yerde/uyusam” dizeleri arasında çapraz kafiye düzeni (a-b-a-b) kullanılmıştır.

Mensur şiirin temel birimi ise cümledir. Dize yapısı yerine nesir cümleleriyle yazılır, ancak bu cümleler şiirsel bir ahenk taşır. Halit Ziya Uşaklıgil’in Mensur Şiirler’den bir parçası bunu örnekler: “Bir gölge düştü yüreğime… Sanki sonbahar, yapraklarımı tek tek koparıyor.” Bu parçada dize yapısı yoktur, ancak cümlelerin melodik yapısı bir ahenk yaratır.

2. Ölçü

Klasik şiir genellikle ölçülü olarak yazılır. Türk edebiyatında hece ölçüsü veya aruz ölçüsü gibi belirli kalıplar kullanılır. Fuzuli’den bir beyit bu duruma örnek teşkil eder:
“Mef’ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
Bîmârına cânân ki şifâdır derdi.”
Bu beyitte aruz ölçüsünün “mef’ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün” kalıbı kullanılmıştır.

Mensur şiirde ise ölçü kullanılmaz. Cümlelerin uzunluğu ve yapısı serbesttir, ancak ahenk içsel bir ritimle sağlanır. Mehmet Rauf’un Siyah İnciler’den bir bölüm: “Yüreğim bir martı gibi çırpınıyor… Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında, özgürlüğe hasret.” Bu parçada herhangi bir ölçü kalıbı yoktur, ancak cümlelerin ritmi ve duygusal yoğunluğu bir ahenk yaratır.

3. Biçim

Klasik şiirde belirli biçimler vardır; beyit, dörtlük, bend gibi yapılar kullanılır. Örneğin, Karacaoğlan’dan bir halk şiiri dörtlüğü:

“Elif kaşlarını eyer çatar,
Gamzesi sinemi deler geçer,
Al yanak üstüne zülfün yatar,
Gören maşallahlar eder geçer.”

Bu dörtlük, 11’li hece ölçüsüyle yazılmış ve “a-a-a-a” kafiye düzenine sahiptir.

Mensur şiirde ise belirli bir biçim yoktur. Paragraf veya kısa cümleler halinde yazılabilir; biçim tamamen yazarın üslubuna bağlıdır. Hüseyin Cahit Yalçın’dan bir mensur şiir parçası: “Gölgeler uzadı, güneş battı… Kalbim bir kuytuda, sessizce ağladı.” Bu parçada dörtlük veya beyit gibi bir biçim yoktur; anlatım serbest bir yapıdadır.

4. Kafiye

Klasik şiirde kafiye, temel unsurlardan biridir. Dize sonlarında veya belirli aralıklarda ahenk yaratmak için kullanılır. Nedim’den bir gazel parçası:
“Gönlüm gibi bülbül-i şeydâ-yı firâka yanar,
Hicrân ateşinde dil-i nâlân yanıp kanar.”
Bu beyitte “yanar” ve “kanar” sözcükleri kafiye oluşturur.

Mensur şiirde kafiye kullanılmaz. Ahenk, kelimelerin seçimi, ritmik cümle yapısı ve imgelerle sağlanır.

Mehmet Rauf’tan bir örnek: “Gölgeler uzadı, güneş battı… Kalbim bir kuytuda, sessizce ağladı.”

Bu parçada kafiye yoktur, ancak cümlelerin ritmi ve duygusal yoğunluğu bir ahenk yaratır.

5. Amaç ve Üslup

Klasik şiir daha çok estetik bir kaygı taşır ve duygu ile düşünceyi belirli kurallar çerçevesinde ifade eder. Aşk, doğa, ölüm gibi temalar sıkça işlenir. Mensur şiirde ise duygusal yoğunluk ve imgeler ön plandadır. Şairane bir üslupla, genellikle bireysel duygular ve içsel çatışmalar ifade edilir.


Mensur Şiir ile Düzyazının Karşılaştırılması

Mensur şiir, nesir formunda yazılmasına rağmen düzyazıdan farklı bir ruh taşır. Bu farkları detaylı bir şekilde inceleyelim:

1. Yapı

Düzyazı, cümlelerden oluşur ve genellikle anlatım düz bir yapıdadır. Hikâye, roman, makale gibi türlerde kullanılır.

Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu’ndan bir cümle:

“Feride, köyün sessiz sokaklarında yürürken, çocukluğunun o masum günlerini hatırladı.”

Bu cümle, bir hikâyenin parçası olarak düz bir anlatıma sahiptir.

Mensur şiir de cümlelerden oluşur, ancak bu cümleler nesir formunda olsa da şiirsel bir ahenk ve yoğun bir duygu taşır. Halit Ziya Uşaklıgil’den bir örnek: “Bir gölge düştü yüreğime… Sanki sonbahar, yapraklarımı tek tek koparıyor.” Bu parçada nesir cümleleri kullanılmış, ancak duygu yoğunluğu ve imgeler şiirsel bir etki yaratır.

2. Amaç

Düzyazıda düşünceyi, hikâyeyi veya bilgiyi aktarmak esastır; duygu ikinci plandadır.

Bir makaleden örnek:

“Eğitim, bireyin gelişiminde en önemli unsurlardan biridir ve toplumların ilerlemesi için vazgeçilmezdir.”

Bu cümle, bilgi aktarmaya odaklanır.

Mensur şiirde ise duygu ve hayal dünyasını ifade etmek ön plandadır; estetik bir kaygı taşır.

Mehmet Rauf’tan bir örnek:

“Yüreğim bir martı gibi çırpınıyor… Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında, özgürlüğe hasret.”

Bu parçada duygu ve imge ön plandadır.

3. Üslup

Düzyazı, daha sade ve düz bir üslup kullanır; dil genellikle işlevseldir. Mensur şiir ise şairane, yoğun ve imgelerle dolu bir üslup tercih eder.

Mensur Şiirin Özellikleri ve Önemli Noktalar

Mensur şiirde, klasik şiirdeki vezin, kafiye gibi şekle ait sınırlayıcı öğeler bulunmaz. Bu, yazara büyük bir özgürlük sağlar. Ancak bu özgürlük, mensur şiiri düz bir nesirden ayırmak için şairane bir üslup ve ritmik bir ahenk gerektirir. Mensur şiir, yoğun duygusal anlatımı ve imgelerle zenginleştirilmiş diliyle, okuyucuda şiirsel bir etki bırakmayı hedefler.

Mensur şiir, Türk edebiyatında özellikle Servet-i Fünun döneminde popüler olmuştur. Bu dönemde, Batı edebiyatının etkisiyle edebiyatta yenilik arayışları artmış ve mensur şiir, bu yeniliklerin bir parçası olarak kendine yer bulmuştur. Halit Ziya ve Mehmet Rauf gibi yazarlar, bu türü Türk edebiyatında başarıyla temsil etmişlerdir.

Mensur şiir, klasik şiir ve düzyazı arasında bir köprü görevi görür. Klasik şiirdeki katı kurallardan uzak, ancak düzyazının kuru anlatımından daha duygusal ve estetik bir türdür. Türk edebiyatında Tanzimat sonrası ortaya çıkan bu tür, özellikle Halit Ziya Uşaklıgil ve Mehmet Rauf’un eserleriyle önemli bir yer edinmiştir. Duygu yoğunluğu, imgelerle zengin üslubu ve özgür yapısıyla mensur şiir, edebiyatta farklı bir soluk arayanlar için eşsiz bir türdür.

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...