6 Mayıs 2020 Çarşamba

BERTOLT BRECHT'İN CESARET ANA VE ÇOCUKLARI OYUNUNDA EPİK ÖĞELER [1]


2. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde 1939 yılında kaleme alınıp savaşın başlamasıyla ilk gösterimini kendi toprakları dışında (Zürih’te) yapmış bir oyundur Cesaret Ana ve Çocukları. Brecht, 21. yüzyılın en yenilikçi yazarlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuşkusuz bu yenilikler içinde adeta adıyla özdeşleşmiş “epik tiyatro”, klasik dramın ötesine geçebilmiş en önemli yeniliklerin başında gelmektedir.

Açıkçası epik tiyatroyu siyaset ve ideoloji bağlamından koparmak mümkün değildir. Dolayısıyla hem bu anlayışın yaratıcıları hem de izleyicilerini belirleyen en önemli unsurun esasen bir ideolojik kimlik, toplumsal eleştiri gibi noktalar olduğunu belirtmek gerekir. Bu ideolojik şekillenişin de vazgeçilmez ögesi de kuşkusuz Marksizmdir. Başka bir deyişle Marksist olmayan bir epik tiyatrodan bahsedilemez.

23 Ocak 2020 Perşembe

CHARLES CHAPLİN SİNEMASI VE MODERN ZAMANLAR FİLMİ ÜZERİNE

MODERN ZAMANLAR: Kapitalizmin “Yitik Zamanlar”ı


 Charles Chaplin’in “Modern Times” (Modern Zamanlar–1936) adlı filmi sinema tarihi açısından oldukça değerli bir yere sahip. Dönemin ekonomik buhranını ve Fordist üretim biçimini eleştirel bir gözle değerlendirmesi açısından da oldukça güçlü bir kurguya dayanıyor. Filmde dönemin işçi ve emekçilere yansıması bakımından gerçekçi bir tarzda ele alınışı filmin ayırt edici bir başka özelliğini ifade ediyor. Sessiz filmleriyle tanıdığımız Chaplin’in sesini seyircilere ilk kez duyurması bakımından da kendi içinde özel bir yere sahip.

Mutluluk Peşinde Koşan İnsanların Öyküsü
İlk sahnede, kocaman saatin ardından gelen yazı, filmin trajikomik bir eleştirellikle işleyeceği toplumsal yapıyı koyar: “Modern Zamanlar: Endüstrinin, bireysel teşebbüsün, mutluluk peşinde koşan insanlığın öyküsü.” Sanayi devrimi, kapitalist fabrikayı ortaya çıkarırken, modern sanayi proletaryasını oluşturmakta; “bireysel teşebbüs”, sermayeye kişilik kazandırırken, işçiler kişiliksizleştirilmekte; bir tarafta sermaye halinde mutluluk, diğer tarafta makinenin bir dişlisine indirgenme, yemek zamanının dahi artı değer zamanına dönüştürülmesi, işsizlik ve yoksulluk halinde mutsuzluk birikmektedir.

22 Ocak 2020 Çarşamba

AKİRA KUROSAWA VE RASHOMON (RAŞOMON) FİLMİ ÜZERİNE

“Azılı bir haydut, ormandan geçmekte olan bir samuray ve karısına tuzak kurar, kadına tecavüz eder, samurayı öldürür.”


Köyün azılı haydudu Tajomaru, ormanlık arazide dinlenirken yoldan atının üzerinde güzel bir kadının ve ona eşlik eden genç bir adamın gelmekte olduğunu görür. Tajomaru, kadını elde etmek için bir plan yaparak çifte yaklaşır ve yakınlarda gömülü kılıç ve ayna bulduğunu ve ona satabileceğini söyleyerek onları kandırır. Adamı iple bağlayıp etkisiz hale getirdikten sonra genç kadına zorla sahip olur. Buraya kadar bütün tanıkların ifadesi aynıdır, Bundan sonraki anlatılanlar ise birbirinden çok farklı. Ortadaki tek somut durum karısına gözleri önünde tecavüz edilen adamın ölü bedenidir.

12 ANGRY MEN (12 KIZGIN ADAM) FİLM ANALİZİ


Baştan sona tek mekanda çekilen bu film temelde olaylara bakış açısının gerçeği nasıl eğip büktüğünü ve doğru dediğimiz şeylerin nasıl göreceli olabileceklerini “suç” kavramı üzerinden anlatmaktadır. Bu filmi ilk olarak yıllar önce izlemiştim. Ardından yakın zamanda da filmi tiyatroya uyarlanmış olarak izledim. Doğrusu belki oyunculuk başarısı belki de senaryo ya da kurgu her seferinde filmden oldukça etkilendiğimi, buradan hareketle birtakım sorgulamalar yaptığımı belirtmeliyim.

ANTON ÇEHOV'UN MARTI OYUNU ÜZERİNE BİR DENEME

Anton Çehov’un oyunlarında çok katmanlı bir anlatım metodu izlenir. Derinlere gizlenmiş bu anlam perdeleri Martı oyununda da belirgin biçimde karşımıza çıkar. Kuşkusuz bu yöntem yazarın anlatım tekniği ve metin karşısında konumlanışı açısından bizler önemli ipuçları sunmaktadır.
Çehov’un Martı’yı kaleme aldığı yıllar Rus toplumu açısından önemli siyasi, sosyal ve kültürel çalkantıların yaşandığı bir döneme denk gelir. Dolayısıyla Rusya’da o zamanlar yaşanan kargaşa, değişim ve devrimlerin izlerini oyunun üzerinden okumak mümkündür.

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...