Burjuvazi tarih sahnesine çıkarken salt ekonomik ve
siyasal üstünlüğünü ilan etmiyor aynı zamanda kültürel ve sanatsal atılımını da
gerçekleştiriyordu. Marks'ın:
“Maddi üretim araçlarını elinde bulunduran sınıf, aynı
zamanda, entelektüel üretimin araçlarını da emrinde bulundurur.”
önermesi
bağlamında düşünüldüğünde, her sınıf türlü araçlarla egemenliğini geniş
kitlelere duyurmak ve bu egemliği meşrulaştırmak için adımlar atar. Aslında
sanatsal gelişimi de bu bağlam dışında görmek mümkün değildir.
18. yüzyıl burjuvazinin başta ticaret olmak üzere
birçok aygıtla harekete geçtiği bir dönemdir. Bu anlamda alegorik bir
anlatımla, eski olanı, aristokrasiyi temsil eden sınıfın karşısına burjuvazi
onun temsiliyetini içeren bir simgelere saldırarak çıkmıştır diyebiliriz.
Sadece edebiyatta da değil, resimden müziğe kadar yeni sınıf kendini var edecek
kültürel ortamı da inşa etmekteydi.
Don Kişot romanı günümüze değin bir klasik olma özelliğini korudu. Bunun kuşkusuz çok sayıda nedeni var. Ancak en temel nedenlerinden biri de tarihsel bir geçiş dönemine ışık tutmasıdır. Öte yandan çeşitli yazın türlerinden müteşekkil oluşu ve o güne değin alışılagelmiş biçimsel edebi türlerinden farklı oluşuydu. Bu anlamda roman türünün de modern anlamda ilk örneğini oluşturuyordu