29 Nisan 2021 Perşembe

ARTAUD VE GROTOWSKİ’NİN SANAT ANLAYIŞLARI ÜZERİNE

Artaud ile Grotowski’nin sanat anlayışlarını karşılaştırmadan önce bunların sanat anlayışlarına dair bir değerlendirme yapmaya ardında da sanat anlayışlarında kesişen noktaları belirlemeye çalışalım.

Fransız oyun yazarı ve şair Antonin Artaud avangart tiyatronun önde gelen kuramcılarından kabul edilmektedir. Andre Breton, R.Vitrac ve Louis Aragon’la birlikte sürrealizm hareketinin önemli temsilcilerindendir. 1927 yılında sürrealistlerle bağını kopararak bağımsız çalışmalarını sürdüren Artaud, 1932 ve 1933 yıllarında “Vahşet tiyatrosu” bildirilerini kaleme alır. Tiyatro görüşlerini ise “Tiyatro  ve İkiz” (Le théâtre et son double) adlı yapıtında anlatır.

Artaud’un tiyatro anlayışının temelinde “yasamla sanat arasındaki ayrımın ortadan kaldırılması” fikri yatar. Öyle ki  Artaud’ya göre tiyatro, bir oyun olmanın ötesinde oyuncu ve seyirci açısından hakiki bir yaşantı ve kendini keşfetmenin bir aracı olmalıdır. Böyle bir anlayışla inşa edilen tiyatroda seyirci de hayata içkin olanı bulmalı, bir bakımı kendini keşfetmeli, kendi iç yolculuğuna çıkabilmelidir. Buradan hareketle de Artaud, “tiyatronun toplumu değiştirme gücü”ne inanmış, sanatın işlevselliğini merkeze alan toplumcu (toplumu iyileştirici) yanını öne çıkarmıştır.

ERWİN PİSKATOR VE POLİTİK TİYATRO

Piscator’un “Politik Tiyatro” alanındaki çalışmaları aynı ismi taşıyan kitabında toplanmıştır. Bu yapıt da modern tiyatronun önemli çalışmaları arasında gösterilmektedir. Özellikle Alman faşizmin yükselişe geçtiği yıllarda gelişen yeni bir tiyatro anlayışının, epik tiyatronun gelişimi, döneme damga vuran ve bugüne de ışık tutan oyunları, bu oyunların hazırlık süreçleri, dekorları, kısacası dönemin tiyatro dünyasına açılan bir kapı niteliğinde görülebilir.

 Eserlerinde döneminin güncel politik olaylarını da sahneye yansıtan ve bunu gerçekleştirmek için modern teknolojinin tüm olanaklarından yararlanan Piscator, 1920’lerin sonlarında Aslan Asker Şvayk'la dikkatleri üzerine çeker. Ancak bu süreçte yalnız değildir. Epik tiyatronun kurucu ismi Brecht’ten;  Toller, Tucholsky, Mehring, Gropius ve George Grosz’a kadar önemli isimlerle çalışmış, birlikte projeler üretmiştir. Piscator, tiyatroya saydam projeksiyonu, film ve çizgi film kullanımı gibi yenilikleri getirerek teknolojiyi işe koşmuş bununla beraber de yeni ve ileri sahne mimarisi tekniği geliştirmiştir.

ANTİK YUNAN’DAN BERTOLT BRECHT’E İLLÜZYON KAVRAMI

Sahne, yönetmenin temel anlatım alanlarından biridir. Oyuncunun evrenini ortaya koyabilen bu alan yönetmenin tasarım algısıyla zengin anlatım olanakları sunar. Elbette sahne, salt metinsel boyutta değil, dış mekânda da var olabilen bir anlatım aracıdır. 

Tiyatro tarihi, sürekli değişen anlatım ve ifade biçimlerine uyarak, çağların ihtiyaçları çerçevesinde dinamik bir değişim göstermiştir. Tiyatro ve onun anlatım araçları, her toplumun düşünce ve yaşam biçimi, anlatım, ifade ve dil kalıpları, dini, siyasi ve toplumsal yapısından bağımsız ele alınamaz. Çağımızda da, ulusların sanatsal etkinlikleri dönemin düşünsel, siyasal ve toplumsal gelişmelerinden bağımsız açıklanamaz.

Tiyatronun Antik Roma döneminde, seyircinin duygularını harekete geçirmek için başlıca ve olmazsa olmaz şart, bu duyguların öncelikle oyuncu tarafından hissedilmesi gerekliliği düşüncesi egemendi. Bu dönemde yanılsama seyirci ile izleyici arasında tam bir duygu geçişine dayanıyordu. Bu yaklaşım Horatius’un, eğer bir oyuncu seyirciyi ağlatacaksa, öncelikle kendi de kederi hissetmelidir, düşüncesiyle özetlenebilir (Carlson, 2008:25).

VAHŞET TİYATROSU

Vahşet Tiyatrosu, ilk olarak Artaud tarafından ortaya atılan bir kavramdır. Artaud, bu kavramı "Tiyatro ve İkizi" adlı eserinde ayrıntılı biçimde açıklar.

Fransız oyun yazarı ve şair Antonin Artaud avangart tiyatronun önde gelen kuramcılarından kabul edilmektedir. Andre Breton, R.Vitrac ve Louis Aragon’la birlikte sürrealizm hareketinin önemli temsilcilerindendir. 1927 yılında sürrealistlerle bağını kopararak bağımsız çalışmalarını sürdüren Artaud, 1932 ve 1933 yıllarında “Vahşet tiyatrosu” bildirilerini kaleme alır. Tiyatro görüşlerini ise “Tiyatro  ve İkizi” (Le théâtre et son double) adlı yapıtında anlatır.

Artaud’un tiyatro anlayışının temelinde “Yaşamla sanat arasındaki ayrımın ortadan kaldırılması” fikri yatar. Öyle ki Artaud’ya göre tiyatro, bir oyun olmanın ötesinde oyuncu ve seyirci açısından hakiki bir yaşantı ve kendini keşfetmenin bir aracı olmalıdır. Böyle bir anlayışla inşa edilen tiyatroda seyirci de hayata içkin olanı bulmalı, bir bakımı kendini keşfetmeli, kendi iç yolculuğuna çıkabilmelidir. Buradan hareketle de Artaud, Tiyatronun toplumu değiştirme gücüne inanmış, sanatın işlevselliğini merkeze alan toplumcu (toplumu iyileştirici) yanını öne çıkarmıştır.

BERTOLT BRECHT VE DİYALEKTİK

Şiirden, tiyatro ve öykülere kadar Alman edebiyatının önemli ve üretken yazarlarından olan Bertolt Brecht, sanat anlayışını politik temeller üzerine inşa etmiştir. Kuşkusuz bu temel de Maksizm ve materyalist diyalektik yönteme dayanmaktaydı. 

Brecht bu bakış açısını sanat eserlerine de yansıtmış, fikri temellerini oluşturduğu sanat anlayışının pratiklerini de bu çerçeve de geliştirmiştir. Kaldı ki onun kuramsal ve pratik alt yapısını kurduğu epik tiyatronun olmazsa olmaz özelliği de politik bir tiyatro anlayışına dayanıyor olmasıdır.

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...