Din ve Kadın
21. yüzyıl dünyada önemli siyasi ve iktisadi dönüşümlere sahne olduğu kadar kadınların yaşamı, toplumsal varlığı ve hukuki statüleri açısından da önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Kuşkusuz kadının sosyal ve hukuki varlığı tartışılırken din olgusu öteden beri önemli bir tartışma zemini oluşturmaktadır. 21. yüzyılda bu etkenin var gücüyle kendini hissettirdiğini görmekteyiz.
21. yüzyıl dünyada önemli siyasi ve iktisadi dönüşümlere sahne olduğu kadar kadınların yaşamı, toplumsal varlığı ve hukuki statüleri açısından da önemli değişimleri beraberinde getirmiştir. Kuşkusuz kadının sosyal ve hukuki varlığı tartışılırken din olgusu öteden beri önemli bir tartışma zemini oluşturmaktadır. 21. yüzyılda bu etkenin var gücüyle kendini hissettirdiğini görmekteyiz.
Özellikle din algısı, din
ve kadın tartışmaları ve buna bağlı olarak tanım ve kavramlaştırmalar
farklılıklar göstermektedir. Öyle ki bu durum söz konusu çalışma alanının
yöntem arayışı ve tartışmalarına da yansımıştır. Durkheim (1976) ve Giddens’a
(1984) göre bütün kültürlerin bir parçası ve gündelik yaşamın bir öğesi olan
din, bir yandan bir insan topluluğunun doğaüstü ve kutsal bulduğu şeyleri
yorumlayan ve yanıtlayan bir inanç ve pratikler sistemi olarak tanımlanırken;
diğer yandan kültürel bir boyuta da sahiptir.[1]