27 Nisan 2018 Cuma

PARİS KOMÜNÜ'NDEN ENTERNASYONEL'E

Paris komünü, tarihteki ilk poletarya iktidarıdır. Komüncüler Karl Marks'ın deyimiyle 'göğün fethine' çıkmışlardı. 18 Mart 1871 günü iktidara bir devrimle el koyan Paris proletaryası, sokak sokak, duvar duvar özgürlüğü ve adaleti işlediği iktidarını Mayıs sonuna kadar sürdürdü, 72 günlük kısa gözüken ama kitlelerde 'o düşün gerçekleşebileceği' inancını kuvvetlendiren tarihsel bir öneme sahip. İşçi sınıfının bu ilk iktidar girişimi, her 'ilk gibi kısa sürdü' ama her ilk gibi de etkisi büyük oldu.

Ekim devriminin lideri Lenin ve önde gelen Bolşevikler de her zaman Paris Komününden etkilendiklerini belirtmişlerdir. Paris komünü bir 'ayağa kalkış'tır. Komün yönetimi (Ulusal Muhafız Merkez Komitesi) 5 Nisan 1871 tarihli bildirgesinde 'dünyaya yeni bir ruh vermek istiyoruz' diye yazmıştı. 19. yüzyılın Parisli işçilerinin dünyaya vermek istedikleri bu ruh, 20. yüzyılda, Rus steplerinde ve Çin bozkırlarında vücut buldu. 1871'de Avrupa'nın göbeğinde Paris'e sıkışan Komün, çok değil 80 yıl sonra, dünyanın üçte birini etkisi altına almayı başardı. Komünün geleceğe uzanan esas gücü de budur.


Enternasyonal'in söz yazarı Eugène Pottier (solda) ve bestecisi Pierre Chrétien De Geyter (sağda) 
***
"Enternasyonal" olarak bilinen bu şarkının nakaratı olan, Eugène Pottier'ye ait dizeler "Debout! les damnés de la terre!" (Kalk, dünyanın lanetlileri!") diye başlıyor. Haziran 1871'de yazılmış bu dizelerdeki "dünyanın lanetlileri" yoksullar, işçiler, emekçiler, işsizler, kadınlar vb. tüm ezilen kesimleri temsil ediyor.
Tüm dünyanın emekçilerinin ortak marşı 'enternasyonal' Komün'den doğmuş, katliamdan kurtulan bir Komüncü olan Eugene Pottier tarafından 1871 Temmuz'unda yazılmıştır: "Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık/ Enternasyonalle kurtulur insanlık" bir işçinin kaleminden çıkan bu dizelerde müthiş bir tarih bilinci vardır. Bu sınıfsal bilinç on yıllar öncesinden insanlığın kurtuluş yolunun görülebilmesini sağlamıştır.1871 Paris Komünü bir başlangıçtır; ama son kavganın başlangıcı!... Dünyadaki bütün haksız savaşları ortadan kaldıracak savaştır sınıf savaşı. Beş bin yıllık sınıflı toplum tarihinin, bütün ezilenlerinin, bütün emekçilerinin adına haykırmaktadır Komüncü Pottier. "En sonuncu kavga" hala sürüyor, insanlığın sınıflara bölünmüşlüğünden ve sömürüden kaynaklanan bütün kavgalara son vermek için.

Bilimsel sosyalizmin kurucuları Karl Marks ve Friedrich Engels "son tahlilde" diye yazmışlardır, "Biz sadece şunu bulduk: Devrimi işçi sınıfı yapacaktır." Adalet, eşitlik, özgürlük gibi büyük ideallerine insanlık, ancak işçi sınıfı önderliğinde kavuşabilir. Onları öncüllerinden, o büyük burjuva filozoflarından, iktisatçılarından ayıran da budur. Ancak işçi sınıfı önderliğiyle kurtulur insanlık.

Karl Marks Fransa'da İç Savaş kitabında Komün'ü şöyle anlatıyor: "Komün Fransız toplumunun bütün sağlıklı ögelerinin temsili, dolayısıyla da gerçek ulusal hükümet olduğu kadar, aynı zamanda da, emeğin özgürlüğüne kavuşmasının cüretli savaşçısıdır ve sözün tam anlamıyla enternasyonaldir. İki Fransız ilini Almanya’ya ilhak etmiş olan Prusya ordusunun gözünün önünde Komünde bütün dünyanın emekçilerini Fransa'ya ilhak ediyordu.

Komünün aldığı en büyük toplumsal karar; kendi öz varlığı ve eylemi olmuştur. Belli konulardaki öteki kararları, yalnız halk için halkın yönetimini gösterir. Fırın işçilerinin gece çalışmasının yasaklanması, patronların işçilerden çeşitli bahanelerle ceza kesmelerinin yasaklanması bunların başlıcalarındandır. Bir başka tedbir de sahipleri ortadan kaybolan ya da işi tatil etmeyi doğru bulan bütün sermayedarların atölye ve imalathanelerinin zararının giderilmesi kaydıyla ve geçici olarak, işçi derneklerine devri olmuştur" diyordu.

İşte 1871 Paris Komüncüleri, Marks ve Engels'in 1848'de kaleme aldıkları "Komünist Parti Manifestosu'nda yazdıkları bu tezi kanıtlamışlardır. 

Paris Komünü 'burjuvazinin devrimci barutunun tükendiği, devrimci atılımların ancak işçi sınıfından gelebileceği' tezini, bir tez olmaktan çıkarmış, kanıtlanmış bir kurum yapmıştır. 1871'de Fransız burjuvazisi, can düşmanı Alman burjuvazisiyle (savaş halinde olmasına karşın) anlaşarak kendi halkını kıyıma uğratmıştır. Bu, burjuva devrimciliğinin sonudur, burjuvazinin yurtseverliğinin de sonudur. Artık devrimcilik de yurtseverlik de işçi sınıfının omuzlarındadır. 72 günlük Paris Komünü pratiğinin derslerini derinlemesine inceleyen Marks ve Engels, "Manifesto"daki ilk değişiklikleri bu noktada yapmışlardır. Komün, görüldüğü gibi devrimcilik (parçalamak) ile reformculuk (devralmak) arasındaki çizgiyi de netleştirmiştir. Büyük teoriler böyle büyük pratiklerden çıkmaktadır.

147 yıl önce bir nisan günü göğü fethetmeye çıkan Paris Komüncülerine, bu fethin günümüzdeki öncü kuvvetlerinden olan Türkiye işçi sınıfından ve onun örgütlü gücü olan Proletarya Partisi'nden "dünyaya yeni bir ruh vermenin" sonsuz kararlılığıyla bin selam!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...