12 Haziran 2023 Pazartesi

BİR YOLCUYUM GÜNEŞİN İZİNDE

Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…


ADNAN YÜCEL'İN ŞİİRİ

Adnan Yücel’i anlatmak; alnı daima dik şiirlerin şairini… Onu sayfalara düşen sözcüklerle değil, şiirinden yansıyan gelecek izdüşümleriyle anlatmak istiyorum. Bu şiir ki yaşamı bütün görünümleriyle algılarken, onun özüne de doğrultur gözlerini. Ama sadece bir ayna değildir Adnan Yücel’in şiiri. O şiir ki geleceği ve arzu edileni de nakışlar dizelerine. Upuzun bir “offf!” sesidir yankılanan şiirlerinde; ama bu iç çekiş kendi dünyasına kapanan, gözleri görmeyen, elleri tutmayan kötürümce bir iç çekiş değildir. Ona şiirlerindeki bu “iç çekiş”in nedeni sorulduğunda yalın bir anlatımla özetler nedenini: “Bin yıldan beri düşüncesi yasaklanmış bir toplumun sesi nasıl çıkar? Sesi, kan içinde çıkmıştır hep. Toprakları acılı topraklara dönüşmüştür. O topraklarda açan çiçekler bile acı renginde olmuştur hep. İç çekişim ve başkaldırışım bu yüzden. ”Toplumun sesi olmaya, onu geleceğin ebem kuşağı renklerine davet etmeye aday bir şiir… Bunu ne kadar başardığına girmeyeceğiz. Ama şiirlerindeki anlam evrenine yapacağımız dalışlarla bu nabız atışlarını nasıl tuttuğunu aktarmaya çalışacağız.

ŞİİR NE ANLATIR? NASIL ANLATIR?

Şiirin Toplumsal Gelişimi

Taşır insanların hem aşkını, hem acısını / Bağrımdaki şu deli, şu ince yürek / İnsan gibi yaşamaktır bugün gerçek din / İnsan gibi yaşamak 

(Tevfik Fikret, Tarih-i Kadim)                   

Sanatın en eski kaynaklarından ve ürünlerinden biridir şiir. İlkel çağlardan bu yana yaşamla iç içe olmuş, kimi zaman yaşamı yansıtırken kimi zamanda onu zenginleştiren ve açıklayan bir öğe olmuştur. 

9 Ocak 2023 Pazartesi

BOŞLUK

İçimde derin bir boşluk var...

Kaybettiklerimi düşünüyorum...

Yıllardır sahip olduğum ya da sahip olmaya çalıştığım hiçbir şey içimdeki boşluğu kapatmadı. Mutlu olduğumu, sorunları aştığımı sanıyordum; ama aslında sadece bastırıyordum.

Sonra bir şarkı bir şiirde her şey yüzüme çarpıyor... Her şey...

Neden insanlar bu kadar mutsuz olmaya koşullu?

Duyuyorum bir şarkıyı, bazen bir dizeyi… İçimde kapanmayan boşluğu duyumsuyorum.

Ne kadar yalnız olduğumu, ne kadar anlamsız yaşadığımı... Yaşamak istediğim bu değil... Her gün biraz daha emin oluyorum. Başka bir şey, başka bir yer...


29 Kasım 2022 Salı

MEŞRUTİYET DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU

Köklü bir sahne geleneğine sahip olan Osmanlı aydınlarının bilhassa Batılı tiyatro anlayışını kavraması ve yaygın bir şekilde hızla geliştirmeye başlamaları bu gelenekten kaynaklanmıştır diyebiliriz. Başka bir deyişle geleneksel tiyatronun da yardımıyla Batılı tiyatro anlayışı hem bu sanatın üreticileri hem de seyircisi tarafında kısa bir sürede kabul görmüş ve içselleştirilmiştir.

24 Kasım 2022 Perşembe

OSMANLI DÖNEMİ TÜRK TİYATROSU: TAHSİN NAHİT ÖRNEĞİ

Türk edebiyatında özellikle Fecr-i Atî topluluğu ile anılan Tahsin Nahit, 1887 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Gülhane Askerî Rüştiyesi matematik öğretmenlerinden Yarbay Âsaf Bey'in oğlu olan Nahid’in annesi Kafkasyalı bir Çerkezdir.


Tahsin Nahit, eğitimini Soğuk Çeşme Askerî Rüştiyesi, Galatasaray Sultanîsi ve Hukuk Mektebi gibi okullarda sürdürmüştür. Ancak Galatasaray Sultanîsi ve Hukuk Mektebi’ni tamamlayamadan bu okullardan ayrılmıştır.

“Nahit, Galatasaray Spor kulübü kurucularından ve ilk futbol takımında oynayanlardan olup Galatasaray Sultanisi ve Hukuk Mektebinde eğitim görmüş ve daha sonra edebiyata yönelmiştir.”[1]

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...