4 Temmuz 2023 Salı

YENİ DÖNEMDE ALMAN SİYASETİNİN DİNAMİKLERİ: OLAF SCHOLZ VE SOSYAL DEMOKRAT SİYASET

Olaf Scholz çok zor zeminde siyaset yapan bir Sosyal Demokrat Başbakan (Şansölye) olarak siyaset sahnesinde yer alıyor. Bilindiği gibi Almanya'da merkez sağ kanadı temsil eden “Hıristiyan Demokratlar” çok uzun yıllardır iktidardaydı. 2005'ten beri de Merkel başbakandı ve Sosyal Demokratlar (SPD) da birçok koalisyonda ikinci ortak olarak Merkel ile yönetime katıldılar. Scholz uzun yıllar sonra başbakanlık koltuğunu Merkel'den almayı başaran bir sosyal demokrat oldu. Bu anlamda kuşkusuz Scholz, hem uzun yıllara yayılan bir hegemonyayı kırması hem de seslendiği kesimlerin ve genel olarak Alman toplumunun beklentileri bağlamında kendisinden büyük şeyler beklenen bir siyasetçi. Bu durumun kendisine büyük bir sorumluluk yüklediği ve işinin hayli zor olduğu tartışmasızdır.

19 Haziran 2023 Pazartesi

TEVFİK FİKRETİN HAYATI VE ŞİİRLERİNİN TAHLİLİ

Her çağ kendi sanatçılarını ve edebiyatçılarını yaratır. Bu sanatçıların sanat anlayışları tek boyutlu veya tek yanlı değildir. Sınıflı toplumlarda her sınıf kendi yaşam koşullarının bir zorunluluğu olarak üretim faaliyetleri içinde olur. Melih Cevdet’in Antik Yunan’da felsefenin nasıl geliştiğini özetlediği aşağıdaki şiiri bu konuda yeterince aydınlatıcıdır.

"Defne Ormanı
Köle sahipleri ekmek kaygusu çekmedikleri
için felsefe yapıyorlardı, çünkü
Ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
Köleler ekmek kaygusu çekmedikleri için
Felsefe yapmıyorlardı, çünkü ekmeklerini
Köle sahipleri veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.”


Elbette toplumların yaşam koşulları tek biçim yapıtlar ortaya çıkarmaz “İnsanların ne oldukları, üretimleriyle, ne ürettikleriyle olduğu kadar, nasıl ürettikleriyle de ilişkilidir.” Bir toplumda aynı koşullar, farklı seslere, farklı imge ve çağrışımlara yol verebilir.

SAİT FAİK YALNIZLIĞI: HARİTADA BİR NOKTA

 “Haritada ada görmeye­yim. İçimdeki dostluklar, sevgiler, bir karıncalanmadır başlayıverir.”

"Haritada Bir Nokta" bir kaçış öyküsüdür. Başarısız olan, sonunda insanı hayal kırıklığıyla tanıştıran bir kaçışın öyküsü. Öyküde, olaydan, kişilerden çok bu kaçışın kendisi vardır çünkü. Yazar, kendini kötülüklerden, çıkar kaygılarından, insanların o gülen yüzünün birden değişip asıl yaratılışın iğrenç çizgilerinin büyük bir çabuklukla söz konusu gülümse­menin yerine geçmesinden kaçıp, tüm olumsuzluklardan yalıtıldığını düşündüğü bir yere. Bir adaya sığınır. Bu arzu, bu niyet öykünün daha ilk satırlarında belli eder kendini: "Çocukluğumdan beri haritaya ne zaman baksam, gözüm hemen bir ada arar; şehir, vilayet, havali isimlerinden hemen mavi sahil kayar...” Mavi, sakin bir renktir, sükûnetin rengidir biraz da. Ama özgürlüğe açılan bir penceresi de vardır mavinin. Kimi kaçış şiirlerinde de gökyüzüyle denizler yani mavi rengi olan iki öğe, kaçışın işaretidir. Bu öykü için de durum aynı. Bir şeylerden kurtulmak isteyen yazar, ilk sığınak olarak haritadaki maviyi, mavi sahilleri görüyor.

BENİM MESKENİM DAĞLARDIR

Başım dağ saçlarım kardır / Deli rüzgarlarım vardır / Ovalar bana çok dardır / Benim meskenim dağlardır dağlar… diye akan dizeleriyle moderniteye karşı tutumunun da ipuçlarını sunan Sabahattin Ali, şairliği ve öykücülüğü ile öne çıkar Türk edebiyatında. Onun eserlerinde sık sık bu “kaçış” temasıyla yüz yüze geliriz. Yukarıdaki şiirinde somutlanan bu bakış açısı özellikle “Kuyucaklı Yusuf”ta da belirgin bir hoşnutsuzlukla beraber işlenir. Bu yazımızda onun eserlerinin derin bir çözümlemesene girmek yerine yaşamını ve özellikle yaşamındaki kimi mihenk taşlarını aktaracağız. İlerleyen zamanlarda da onun bazı öykü ve şiirleri hakkında da daha ayrıntılı çözümlemelere girişeceğiz.

12 Haziran 2023 Pazartesi

12 HAZİRAN DÜNYA ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE MÜCADELE GÜNÜ

Çocuk ve işçilik kavramlarının yan yana gelmesi dahi günümüzde yaşadığımız vahşi kapitalizm koşullarının sadece bir özeti gibi... 

Kuralsız, esnek, örgütsüz, çalışma biçimleri, daha fazla kar hırsıyla ortaya çıkan eşitsizlikler ve haksızlıklar arasında çocukların karşı karşıya kaldıkları sömürü en katlanılamaz ve tahammül edilemez olanı. Oyun oynama çağındaki çocukların, ağır çalışma koşulları altında çalışmaları, emek sömürüsünün en vahşi biçimine maruz bırakılmaları kapitalizmin dünyayı nasıl yaşanmaz bir cehenneme çevirdiğini göstermiyor mu? Çocuk emeği kullanımının doğrudan yasaklanması ve buna ilişkin sonuç alıcı düzenlemeler getirilmesi, bunlarla mücadelenin etkin yürütülmesi bugün de yakıcı bir sorumluluk olarak devrimcilerin, demokratların ve sosyalistlerin önünde durmaktadır. 

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...