12 Haziran 2023 Pazartesi

12 HAZİRAN DÜNYA ÇOCUK İŞÇİLİĞİYLE MÜCADELE GÜNÜ

Çocuk ve işçilik kavramlarının yan yana gelmesi dahi günümüzde yaşadığımız vahşi kapitalizm koşullarının sadece bir özeti gibi... 

Kuralsız, esnek, örgütsüz, çalışma biçimleri, daha fazla kar hırsıyla ortaya çıkan eşitsizlikler ve haksızlıklar arasında çocukların karşı karşıya kaldıkları sömürü en katlanılamaz ve tahammül edilemez olanı. Oyun oynama çağındaki çocukların, ağır çalışma koşulları altında çalışmaları, emek sömürüsünün en vahşi biçimine maruz bırakılmaları kapitalizmin dünyayı nasıl yaşanmaz bir cehenneme çevirdiğini göstermiyor mu? Çocuk emeği kullanımının doğrudan yasaklanması ve buna ilişkin sonuç alıcı düzenlemeler getirilmesi, bunlarla mücadelenin etkin yürütülmesi bugün de yakıcı bir sorumluluk olarak devrimcilerin, demokratların ve sosyalistlerin önünde durmaktadır. 

Türkiye'de, 4857 sayılı İş Kanunun 71. Maddesinin "Çalıştırma Yaşı ve Çocukları Çalıştırma Yasağı" başlığı altında çocuk işçiliği kesin olarak yasaklanmıştır. Ancak yaşamdaki gerçek veriler yasaların sadece kağıt üstünde kaldığını gösteriyor. İlgili kanun düzenlemesinin yönetmelikle belirlenen esaslarına göre: “Çocuk ve genç işçiler, okula devam edenlerin okula devamları ile okuldaki başarılarına engel olmayacak, meslek seçimi için yapılacak hazırlıklara ya da yetkili makamlar tarafından yeterliliği kabul edilen mesleki eğitime katılmasına engel olmayacak işlerde çalıştırılabilirler. İşverenler çocuk ve genç işçilerin tecrübe eksikliği, mevcut veya muhtemel riskler konularında bilgisizlik veya tamamen gelişmiş olmamalarına bağlı olarak gelişmelerini, sağlık ve güvenliklerini tehlikeye sokabilecek herhangi bir riske karşı korunmalarını temin edeceklerdir.” şeklinde kabul edilmiştir. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır ve teşkilâtı kurar.

Türkiye kırsal yerleşimden kentsel yerleşime ve tarımsal ekonomiden sanayi ekonomisine geçiş süreci devam etmektedir. Büyük kent merkezlerine doğru artarak süren göç ve sosyal destek ağlarının yetersizliği veya kent yaşamına uyum sağlayamamanın sonuçları bir araya geldiğinde, çocuk işçiliği daha fazla gündeme gelmekte, özellikle ailenin gelir düzeyini arttırmak amacıyla sokaklarda ve çeşitli sektörlerde çalışan çocukların sayısı belirgin bir şekilde artmaktadır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)  ve Walk Free Vakfı  tarafından Uluslararası Göç Örgütü (IOM)   ile ortaklaşa gerçekleştirilen araştırma, 2016 yılında dünyada 40 milyonu aşkın kişinin modern kölelik mağduru olduğunu gösteriyor. Ayrıca ILO’nun çocuk işçilikle ilgili tahminine göre, dünya genelinde yaşları 5 ile 17 arasında olan yaklaşık 152 milyon çocuk, işçi olarak çalıştırılmaktadır.

DİSK’in yapmış ’Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak Raporu’’na göre Türkiye’de çalışmakta olan 2 milyona yakın çocuk bulunmaktadır. 2016 TÜİK verilerine göre;  çocuk işçilerin %78’i kayıt dışı çalışmaktadır. Çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışıdır. Çırak işçi olarak çalışan çocuklar, çıraklık adı altında emek sömürüsüne maruz kalmaktadır. Çıraklık saatleri yönetmelikle belirlenen saatlerin çok üstündedir. Yeterli denetimin olmayışı çocuk emeği sömürüsünü ve kayıt dışı çalışmayı büyütmektedir. Çocukların çalıştırılmasına dair resmi kurumların verilerinin güvenilir olmadığı değerlendirildiğinde onların eğitimdeki varlığı da bizlere bazı ipuçları sunmaktadır. Okula giden çocukların sayısı 2019 yılında 680 bini aşmışken, bunların yaklaşık 400 bin kadarı okul dışında bulunmaktadır daha da vahimi bu çocukların önemli bir bölümü kayıt dışı olarak çalıştırılmaktadır.

2016 verilerine göre ise çırak işçi sayısı 1 milyon 170 bindir. Kanunda belirlenen haliyle çocukların tehlikeli işlerde çalışmaları cezaya tabidir. Fakat denetimsizlik ve kayıt dışılık sebebiyle, çocuklar çalışırken iş cinayetlerine kurban gitmektedir. İSG meclisinin verilerine göre 2013-2018 tarihleri arasında 319 çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. 

İş cinayetinde yaşamını yitiren 319 çocuğun 100’ü 14 yaş ve altındadır. 14 ve altı yasal olarak çalışması tamamen yasak olan bir yaştır. Çalışması yasal olan 15 yaşın üstünde çocuklar ise kimya, metal gibi ağır ve tehlikeli olup çalışması kanunen yasak işlerde de çalıştırılmaktadır.

Bunun yasak çalışmanın yanı sıra Türkiye’de yasal kılıf altında “meşrulaştırılan” çıraklık ve stajyerlik de “mesleki eğitim” adıyla çocuk emeğini sömüren yaygın çalıştırma biçimleridir. Çıraklık ve stajyerlik yapan çocuklar, işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinden uzak, sosyal güvenlik korumasından uzak bir biçimde çoğu zaman yetişkinlerle aynı iş yaptırılarak çalışmaya mecbur bırakılmaktadır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 1. maddesine göre 18 yaşının altındaki her birey çocuktur. Türkiye, Birleşmiş Milletler ’in ve ILO’nun da aralarında bulunduğu örgütlerin, temel haklarla ilgili birçok sözleşmesini imzalamıştır. Türkiye’nin çocuk çalıştırılmasına karşı yükümlülükleri, ILO’nun temel sözleşmelerinden olan 138 sayılı (İstihdamda Yaşa İlişkin Sözleşme) ve 182 sayılı (Kötü Şartlardaki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Önlemler Sözleşmesi) sözleşmelerle belirlenmiştir.

Bu nedenle çocuk işçiliğin önlenmesi, emek sömürüsünün giderilerek, denetimlerin arttırılması için yasal çerçevenin daha kalın çerçevelerle belirlenmesi ve çocuk işçilik yaşının uluslararası standartlarda belirlenmesi ve bu konuyla ilgili tüm yasal mevzuatın düzenlenmesi gerekmektedir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler

NAZIM HİKMET'İN KAYIP ŞİİRLERİ 2: "UNUTULAN"

Nazım Hikmet'in kayıp ikinci şiiridir "Unutulan" ... Aslında eski baskı kitaplarında bulunan; ancak son yıllarda yapılan bası...